7 Temmuz 2015 Salı

The White Nights Marathon 2015 Yarış Raporu

28 Haziran 2015'te Sankt Peterburg Rusya'da şimdiye kadarki en iyi maratonumu 3:31:53'le koştum. İyi hazırlandığım bir yarış olmasına rağmen ileride anlatacağım sebepler yüzünden koştuğum en zor yarış oldu.
2014 Eylül ayında koştuğum Moskova Maratonu bende ve arkadaşlarımda unutulmaz bir tat bırakmıştı. Türkiye'de büyük şehirlerde bile bu desteği bulmak neredeyse imkansız gibi, zira sorun para ve imkanlarda değil halkın spora ve sporcuya bakış açısında. Velhasıl bende aylarca hazırlanıp, büyük umutlarla katıldığım yarışlarda ekşi suratlı bir polis memuru ya da sokakta yürüyen vatandaşın kızgın bakışlarıyla karşılaşmamak için maraton mesafesindeki yarışları yurt dışında koşmaya karar verdim. Böylelikle hem koştuğum yarıştan keyif alıyorum hem de aşağı yukarı aynı parayı harcayıp, görmediğim yerler görme ve yeni insanlarla tanışma fırsatım oluyor. St.Petersburg'un bütün bu kriterlere uyduğunu daha en başından biliyordum zaten ve yanılmadım. 

Son metreler. Fotoğrafı çekeni bilmiyorum :(


Hazırlık

Mart ayında koştuğum Runatolia YM da dahil 2015 yılı boyunca koştuğum tüm yarışları antreman olarak gördüm. Ayağımdaki sakatlık yüzünden hep temkinli olmaya çalıştım. Antalya'daki hava şartları yazın koşmaya (uzun koşmaya) imkan vermediğinden yaz başında bir maraton koşmak fikri zaten birkaç yıldır aklımdaydı bunun için Runatolia sonrasında Hal Higdon - Maraton Advanced 2 programını temel alarak bir program hazırladım. İlk haftalardaki iki haftalık aksaklık ve bitime 3 hafta kala kaçırdığım bir haftayı saymazsak çoğunlukla programı uyguladım. Hatta arada Wings For Life yarışında 25k ve Frig Vadilerinde 70k gibi sıradışı antremanlar da koştum. Hafta içi antremanlarını genelde Antalya Runners' la beraber, hafta sonu antremanlarını de yine çoğunlukla patikada koşma şansım oldu. Kısaca bu yarış şimdiye kadar en iyi ve doğru hazırlandığım yarış/ yarışlardan biri oldu.

Saat

Garmin için kayış bir süredir arıyordum fakat Türkiye'de bulamamıştım. Yurtdışından da kargo ücretleri yüzünden getirmeyi pek tercih etmemiştim. St.Petersburg da otele giriş yaptıktan sonra saatin kayışındaki derin kesik dikkatimi çekti. Yarışı kurtarıcak gibi görünmediğinden hemen çözüm aramaya başladım. Garmin Rusya'yı arayıp şehirdeki bayilerin yerlerini öğrendim. Hepsini tek tek aradım, kayış ellerinde yoktu ve ancak bir hafta sonra getirebileceklerini söylediler. Bu seferde kauçuk kayışa yapışacak ve kopmayacak kadar sağlam fakat beliğimi rahatsız etmeyecek kadar hafif bir bant aramaya başladım. Nihayet bir tane bulduğuma inanıp, yapıştırdım.

Daha önce de kayışı kilitleyen parçayı duct tape'le yapıştırmıştım.
Artık yolun sonuna geldi.

Yolculuk ve Fuar 

Luda ve ben gruptan bir gün öncesine bilet alıp perşembe günü St.Petersburg'a vardık. Otele yerleştikten sonra vakit kaybetmeden kendimizi dışarı attık. Yarış öncesinde fazla yorulmamam gerektiğini bildiğim halde daha o gün 10k civarında yürüyüş yaptık.
Ertesi gün erkenden uyanıp yüne bol yürümeli bir günden sonra akşam üzeri maraton fuarına gittik. Fuar kapalı bir atletizm pistinde düzenlenmişti. Fazla büyük olmamasına rağmen temel ihtiyaçların neredeyse tamamı vardı. Gidip organizatörle tanıştık, başarılar diledik. Biraz da fuarı gezip kayışı kopmak üzere olan saatim için kayış baktım. Fakat maalesef bulamadım. Daha sonra grupla buluşup biraz dolaştık. 
Cumartesi sabah uyanıp hafif bir jog için otelden çıktığımda Hüseyin'i de koşarken buldum. Beraber 4k civarında koşup güzelce esnetme yaptık. Kahvaltıdan sonra yine yollara düşüp saat için bant aramaya başladım. Bu arada farkına varmadan merkeze kadar yürüdük, daha sonra yemekti kahveydi derken yine ciddi bir mesafe yürümeyi başardık. Zaten bir yarışa bu kadar güzel hazırlanıp son günler ancak bu kadar yorucu geçirilebilirdi. (zaten bu acemiliğim bana yarışta misliyle döndü) Akşam saat 22:00 civarında otele döndüm kıyafet hazırlığı vs derken yatmam gece yarısını buldu.

Yarış

Yarış Sabahı. Fotoğraf: Hüseyin Aydın Aktaş
Sabah 5:45'de uyanıp yulaf ve çaydan oluşan kahvaltımı yaptım. Akşam izotonik içecek bulamadığım için içine bal ve limon karıştırılmış suyumu starta kadar içtim. Saat 08:10 da grupla buluştuk. Fotoğraf çekimi falan derken saat starta yarım saat kala tuvalet kuyruğuna girdim. aradan on beş dakika geçmesine rağmen kuyruk ilerlemeyince Hüseyin'le beraber yolun karşısındaki parka yöneldik. Hayatımın en uzun çişlerinden birini yaptıktan sonra starta 10dk kala elitlerin hemen arkasında yerimizi aldık. Start saat tam 09.00'da verildi ve koşmaya başladık.

Planım yarışı eşit yarılar halinde koşmaktı. Hüseyin 3 saat civarında koşacağı için daha yarışın başında ayrıldık. Saatimi 4:57dk/km ayarlayıp kalabalığın geçmesine aldırmadan koşuya başladım. İlk km biraz hızlı da olsa ikincide istediğim tempoya yerleşip yarışın tadını çıkartmaya başladım. Planım ilk yarıyı kontrollü bir tempoyla koşup gücümü saklamaktı bunun için yer yer hafif hızlanmalar olsa da genelde plana uygun koştum. Yarış öncesinde parkuru incelemiş ve fazla bir yükseklik değişiminin olmadığını görmüştüm fakat dikkat etmediğim (farkında olmadığım) yarış sırasında birçok köprü geçildiğiydi. Bu köprüler yol seviyesinden yüksekte olduğu için hafif bir tırmanış ve iniş tüm yarış boyunca sürekli olarak tekrar etti. Hatta o kadar çok oldu ki bir süre sonra tempomu bozmaya başladığını fark ettim. İlk 7-8k etrafı seyrederek geçti. Daha sonra tam hedef tempomda koşan biri orta yaşlı iki koşcuyu gözüme kestirdim ve peşlerine takıldım. Orta yaşlı olan harika bir koşu formuyla adeta süzülür gibi koşuyor, koşarken de genç padewan a birşeyler anlatıyordu. Aklıma DM den tanıdığım Nejdet Abi geldi. Bu ekiple yarışın sonuna kadar koşabileceğimi düşündüm. 10k civarında hazırladığım hurma&fıstık kombolarının ilkini ağzıma attım. Üzerine bol su içmeme rağmen boğazıma takılan bir parça beni birkaç dakika boyunca öksürttü. Su istasyonları her 5k da bir olduğundan bir sonraki istasyona kadar ciddi hırpalandım. 15k ya yaklaşırken bu sefer de tahin&pekmez karışımından bir parça yemeye çalıştım. Zaten tahriş olan boğazıma yapışan karışım bu sefer de midemi bulandırdı. Kendimi zorlayarak tüpün yarısını yedim fakat yanımda yiyecek başka birşey olmadığından, başımın dertte olduğunu hissetmeye başladım. 15k civarında padewan bir jel içtikten sonra hızlandı ve bizden ayrıldı. Ben de tempoyu bozmadan koşmaya devam ettim.
21k yı en iyi YM derecemin 1dk kadar altında geçtikten sonra bir tane daha hurma yemeye çalıştım ama boğazımdan geçmedi. Açıkçası biraz panikledim. Hafiften yorgunluk da hissetmeye başlayınca panik yerini korkuya bırakmaya başladı. İlk istasyonda kola ve suyu beraber aldım ve iyi geldi. Bozulan moralimle beraber bacaklarımdaki ağırlık da artmaya başlamıştı. 26k civarında iyiden iyiye yorgun hissetmeye başladım.  Bu his bir ara o kadar kuvvetlendi ki aklımdan yarışı bırakmak gibi düşünceler geçmeye başladı. Saatimi kontrol ettim hedef sürenin yaklaşık 1.5 dk ilerisinde olduğumu gördüm. Biraz yavaşlayıp nefesimi toplamaya ve arkadan gelen 3:30 pacerının grubuna dahil olmaya kadar verdim. Bu karanlık düşünceler arasında beraber koştuğumuz abiyi de kaybettim. Yavaşlamanın atkisiyle nabzım biraz düştü, elimi yüzümü yıkayıp yarışa odaklanmaya çalıştım. Kendime iyi antreman yapanlar için duvarın olmadığını hatırlatıp sadece 30k noktasına odaklandım. Şimdi baktığım fotoğraflarda postürümün iyice bozulduğunu ve düşüncelere daldığımı görüyorum. 30k yı geçtikten sonra pekmezden kalanları boğazımdan aşağı ittim. O istasyonda isostar ve kola da vardı. Onlardan aldım. Bir parça da muzu ilave edip hepsini birden ağzıma tıktım. Bu uç hareket beni 5k daha taşıdı bu arada abiyle de tekrar buluştuk ve nehir kıyısından kuzeye doğru koşmaya başladık. Kilometreler ilerledikçe rüzgarın şiddeti arttı. Yarış öncesinde Luda'yla maraton parkurunun bir noktasının çok rüzgarlı olduğuna dair konuştuklarımızı hatırladım artık buranın orası olduğundan emindim. Yeni toparlanmaya başlayan moralim tekrar yıkıldı ve ilk yürüme molamı 36k da verdim. Artık sadece 40'a ulaşmayı düşünüyordum 30sn kadar yürüyüp tekrar koşmaya başladım ve abiyi yakaladım. Herşeyi unutup sadece ona konsantre oldum. Kendi kendime "finişe bensiz gidemezsin" diyordum(gitti). Önceki istasyonlarda kafamdan aşağı döktüğüm sular için pişmandım ama artık çok geçti. Rüzgar resmen içime işliyor ve göğsüme bıçak gibi batıyordu. Yine de bırakamam diye düşündüm. Koşmaya devam ettim. 38k da yeniden yürüme molası verdim, bu sefer daha kısa. Hemen toparlandım, kendime kızdım ve sanırım biraz da bağırdım. 500m sonra tekrar yürüdüm. Artık tek isteğim finişe ulaşabilmekti bunun yolu da o son 3.5k yı koşmak diye hatırlattım kendime. 39k bittikten sonra biraz yavaşlamak pahasına da olsa bir daha yürümemeye söz verdim. Bu arada abi ve hemen ardında 3:30 grubu benden uzaklaşmaya devam ettiler. Maalesef engel olamadım bacaklarımın yavaşlamasına. O son beş kilometrede saatim +1 dakikandan -1.5 dakikaya döndü. Buna da engel olamadım. 40k kontrol noktasından kola ve su aldım. Kolayı içip suyla ağzımı çalkaladım ve finişe doğru devam ettim. Bu bölümde artık yoğun bir şekilde seyirci tezahüratı, finişte bedava bira ve sex vaat eden pankartları okuyarak. Son 500m dönemecine girdim. Nehir kıyısından kurtulunca rüzgar da bitti. Aslında havanın ne kadar sıcak olduğunu fark edip kafandaki bantı çıkattım. Güzel bir finiş verebilmek için kendime çeki düzen vermeye çalıştım. Sırasıyla Luda, Zeynep ve Sinem'in objektiflerine gülümseyerek şimdiye kadar koştuğum en zor yarışa bir son veredim. Saatim 3 saat 31 dakika ve 53 saniyeyi gösteriyordu.
Birşeyler yiyip içtikten sonra hali hazırda masaj kuyruğuna girmiş olan Hüseyin'in yanına kaynayıp güzel bir masaj yaptırdım. Sonra Celal'i de karşıladık ve alanı terk ettik.

İki masözden biri belime diğeri bacaklarıma masaj yapıyor.
Bir saat önceki kötü düşüncelerden eser yok kafamda. Fotoğraf: Liudmila Şentürk


Son Söz    

Şimdiye kadar koştuğum 6. maraton olmasına rağmen WNM benim için büyük bir mücadele oldu. Yarış öncesi yaptığım yeterince dinlenmeme hatasının ve yarışta katı gıda yeme alışkanlığımın bedelini ödedim. Şartlar farklı olsaydı daha iyi koşabilir miydim? Büyük bir ihtimalle... Artık önümüz yaz olduğumdan benim için koşu sezonu tatile girdi. Yazı kafamı ve kırılan gururumu toparlayarak geçirmeye çalışacağım. Öncelikle moralim bozulduktan sonra beni terk eden tekniğimi ve postürümü iyileştirip daha sonra yarışlarda jel gibi gıdalarla beslenme konusunu araştıracağım. Yüzme ve bisiklet yardımıyla üst vücudumu da kuvvetlendirip sonbahara bomba gibi geri döneceğim. Artık dinlenme zamanı.

Garmin Connect: https://connect.garmin.com/modern/activity/819266889


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder